Aklımız Savcı Vicdanımız Hakim olmalı

Forum Tanrısı

Administrator
Yönetici
Değerli okurlar; Her insanın kendi kendini yöneten bir devleti vardır, her insanın adeta beyni savcı, vicdani ise hakimdir. Yani bu; kişi devletinin bir hakimi bir de savcısı vardır. Bu kişi devletinin özel ve kamu hukuku yaptırımı ise cennet ve cehennemdir. Bu kişi devletinin kolluk güçleri ve hukuki yaptırımı ise ahiret inancıdır. Ahirete inanan insan, Allah hakkı ve kul hakkını ihlal edemez. Çünkü bu kişi devletinin iki yanında bulunan istihbarat görevlileri vardır, her an her şeyi görsel ve yazısal olarak kayıt altına almaktadırlar. Bunun için bu görevlilerden kaçış imkanı yoktur, onlarla pazarlık yapma veya taassupta bulunma imkanına da sahip değildir. Hülasa ahiret inancının yaygın olduğu toplumlarda suç oranı çok düşüktür, işte tam da bu anlamda ahiret inancını zedeleyerek kişi devletinin savcısını ve hakimini nasıl devre dışı bıraktırabiliriz, nasıl görev yaptırmayabiliriz gayreti ve çabası içinde olan insanlıktan nasibini almamış vicdan fukaraları vardır. Bu insanlık ve vicdan fukaraları toplumun düzenini bozmak için ilk önce eğitim sistemi ile uğraşmış, sonra ahlaki değerleri yok etmiş, hedefe varmak için de en son iktisadi düzenin adil bir şekilde olmaması için de çeşitli sistemler uygulamaya koymuşlardır. İktisadi hayattaki adalet anlayışı birinin lehine diğerinin aleyhine bozulmuştur; emek ve sermaye dengesi kurulamamıştır. Emek sömürüsü ile köle düzeni hala saltanatını sürdürmektedir, gelir dağılımındaki dengesizlik, sosyal adaletsizliğe de yol açmış. Bu dengesizliklerin temel nedeni, madde karşısında ,mananın önemini yitirmesi, sonuçta ekonomik kaygılar ve açlık korkuları artmış ve de iktisadi alanında adalet bozulmuştur. Toplum artık üretmeden yaşamayı, emek vermeden kazanmayı bir meslek haline getirmiş ve bu durumda ahlaki ve vicdani erozyonu doğurmuştur. Değerli okurlar; Geri kalmış ülkelerin özelliklerine bakınca inanın aşağı yukarı hepsinde aynı özellikleri görürüz. Halk arasında sorgulama çok azdır, magazin ve futbol haberleri çok popülerdir, kitap okuma oranı çok düşüktür, zenginler zenginleşirken fakirler daha da fakirleşir, dini ve milli değerler sürekli suistimal edilir, halk arasında sanat konuşulmaz, okullarda verilen eğitim kalitesizdir, sürekli değişir, sistem adil bir şekilde değil, yandaşlarla ,tanıdıklarla ve çıkarlarla döner. Bu bozuk ve kokmuş sistemden herkes, hayattan fazlasını almak isterken, ona bir şey katmak istemiyor, katmak ister gibi görünen de sahtekarlığa başvurarak güya ülkem için, milletim için üretim yapıyorum görüntüsü vererek sahtekarlığın tohumlarını ekmekten başka bir şey yapmıyorlar. Şöyle ki; Belki bir çoğumuz görsel ve yazılı basında takip etmişizdir, bu zihniyetsiz ve tıynetsiz olan insanların ülkemize ve milletimize nasıl zarar verdiklerini aşağıda kısmen de olsa anlatmaya çalışacağım. Ülkemiz gündeminden hiç düşmeyen naylon fatura sahtekarlıkları, kara para aklama hainliği, bol faizli dolar toplama ve fon oluşturma sahtekarlıkları, bırakın bunları o kadar şeref ve haysiyet fukarası var ki sosyal medyada kendine küfür ettirip, sonra bunları mahkemeye vererek,tazminat almayı kendilerine meslek edinen meshep sizler var. Tabi bununla da kalınmıyor bir de üretiyorum deyip milletin sağlığıyla oynayan vicdansız ve şerefsizler var. Kırmızı biber de kiremit tozu var, zeytini koyu siyah olsun diye ayakkabı boyasıyla yıkayanlar var, bayat tavuk beyaz görünsün diye klora batıranlar var, küflenmiş peyniri jel ile harmanlayıp, taze kaşar diye millete kakalayanlar var, kemik öğütüp salam yapıyorlar, sosisi horoz bibiğinden yapıyorlar, dönerde bağırsak var, tavuk döner de deri var, dana eti diye satılan sucuklar da eşek eti bulunuyor, tereyağına patates karıştırılıyor, tulum peynirine nişasta koyuluyor, çikolatalar da şekerlemeler de hayvan yemi var, kuru üzüm kurutulmadan mazota bulanıyor, zeytin çabuk kararsın diye havuzlarına paslı demir atılıyor, çiğ süte daha fazla peynir elde etmek için şeker gübresi konuluyor, sütün ekşimesini önlemek için hidrojen peroksit ve formaldehit koyuyorlar,ekşimiş sütün ekşiliğini almak için soda koyuyorlar,sütün yağı alınıyor, yağlı süt izlenimi versin diye margarin katılıyor,zeytin yağınak kanola karıştırılıyor, arı görmemiş bal var, petekli bal da petrol ürünü mumundan petek kullanılıyor, bitkisel baharatların içine kurutulmuş ot karıştırılıyor, tahini soya ile yapıyorlar, börek salonunda, kol böreğiinde at eti çıktı, Bursa’da pidecide bağırsak çıktı, Ankara’da köfteci de dana köfte de tavuk ayağı çıktı, Kahramanmaraş’ta Antep fıstığı ezmesin de boya çıktı, Afyon’da sucukta tükürük bezi çıktı, Niğde’de bitkisel doğal ürününde ilaç çıktı, İstanbul’da çöpten toplanan ekmekleri kurutup, un haline getirip pasta ve kurabiye yaptıkları,hatta ve hatta başka pastanelere ucuz yollu sattıkları ortaya çıktı. Değerli okurlar; Bu saydıklarım afaki ve yorum değil, Devletin kontrol mekanizmaların yapmış olduğu denetim sonucu ortaya çıkan rezillikler. Tarihimizden ve ceddimizden ufak bir hatırlatma yapacağım. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fetih etmeden önce bir gün sabah saatlerinde esnafı tebdil-i kıyafetle teftişe çıkar, sıralı bulunan esnafların ilk baştakine uğrar bir alış veriş yapar, ordan çıkar ikincisine girer ondanda bir kalem mal alır ve ikinci kalem malı da almak ister ama bizim asil yürekli esnafımız derki benden bir kalem mal aldın ben sabah siftahı yaptım ikinci malı da komşu esnaftan al çünkü o daha siftah yapmadı der. Fatih Sultan Mehmet yanındakilere döner derki “ biz böyle bir yüreğe ve vicdana sahip olan vatandaşla, değil İstanbul’u dünyayı fetih ederiz”. İşte eğer kişi devletinin hakimi ve savcısı olan aklı ve vicdan devrede olursa, görev yaparsa sonuç bu olur. Zamanımızdaki gibi aklı ve vicdanı devre dışı bırakırsak, at etinden sucuk, sahte diploma ile doktor, ateistten müftü yaparız. Sonrada döner savaşta bile üzüm bağına girip,yedikleri üzümün bedelini asmanın dalına asarak,yoluna devam eden askerimize de aptal ve saf deriz. Ne diyelim son zamanlarda meşhur olan bir söz var ya “ Nerden Nereye” sağlıkla kalın, okuyarak,yazarak, ve de düşünerek kalın.
 
Üst